rimi rimi ley diye bi şarkıyla eurovisiona katılmıştık. hatırlatayım dedim.
nothing but babel.
on saniyede bahçeye inen adam.

nothings gonna change my world.

yoktum, varım, olmayacağım, umrumda değil.


non fui, fui, non sum, non curo.


aile yapısı. aile yapısının düşkünlüğe karşı zaferi. inanıyordu buna. aileyi al, içine biraz tanrı ve vatan karıştır, günde on saat çalışacağın işi de kat, işte buydu gerekli olan.

c.b.


plush safe he thinks.



artık yeniden mansur ark dinlemeye başladığıma göre rock me amadeus'a yazmaya da yeniden başlayabilirim.
ya da kaldığım yerden devam etmek.
sonsuza kadar mısır koçanı emecek halim yoktu ya.


gülegüle falco, gülegüle rock me amadeus.

hüzünlü biraz çünkü ilk açtığımda ilkin heyecanını çok yaşadım. rock me amadeusla birlikte bi sürü blog keşfettim. bi sürü şeyler öğrendim çeşit çeşit güzel insandan, çoğunu hala bayılarak okuyorum. hepsine teşekkürü bir borç bilirim.
kıyamıyorum vurmaya, kapatamıyorum. evlat gibi seviyorum seni canım blog. o yüzden internet alemi son buluncaya kadar huzur içinde yaşayacaksın.

bu bloga son kaydım bu yazı. ilk göz ağrısı ve hatırası olduğu için kapatmıyorum. belki günün birinde birine hediye ederim. kim bilir.

yuri gagarinle devam ediyoruz zaman zaman.
bağmak isteyen için yuri nedir ne değildir.

elmacıkla kalın.

dram.

yıllanmış armutlar posterimi annemin klozetin yanındaki duvara yapıştırmasına akıl sır erdiremiyorum sayın yargıç. banyoya poster asılmasında değilim ben onu geçtim de.

hayır altı tane gözleri şaşkınlıktan pörtlemiş adam bana bakarken sanatımı icra edemiyorum!

o'na katılmamak elde değil.

okan: dünyada tek kişi kalsan ne yapardın mustafa abi?
mustafa topaloğlu: düşünürdüm.

at martini bre hasan.

şu dünyada olduk olmadık bi çok şeye şaşırıyorum. ama en garibime giden şey kirpik.
gözün hemen yanında, yanında da değil çizgisinde mi desem bilemedim, minik minik kıllar var. ve aslında çok da kullanışlılar. kimininki çokgüzel mesela. kimi boya sürer bu kıllara. çok ilginç ama göz yani bu ve kıllı.
bugün sıramı beklerken bütün insanların gözüne baktım. hiç biri o kılları umursamadan nası da hayatlarına devam ediyolar. buna da şaşırdım. sanki gözünün kenarında kıl yokmuşçasına hararetli hararetli konuşuyolar.
ne kadar ciddi olabilirsin ki.
gözünde kıl var.
herkesin tuttuğu kendine mınakoyim.

lingıron.





but mostly you just make me mad.

yüzyıl gülebilirim.

bi gün temel dursun cenk yolda yürüyolarmış.
temel demiş ki "cenk ne lan?"
dün sabah seni gördüm. aklın takılmış yine.
balıklara.